Newroz, sabahımız olsun!

Onlarca yıldır yaşadığımız olumsuzlukların üzerine çözüm sürecinin yalancı baharı gibi uyandığımız, iki-üç yıllık umut dolu bir döneme tanıklık ettik. Diyar Magazin Gazetesi’ de o yalancı güneşe kapılıp açan bir çiçek oldu, memleketin gülümseyen yüzüne bir ayna olalım dedik. Toplumumuzun en ihtiyaç duyduğu moral ve ümit, fotoğraflardaki gülümseyen yüzlerle tüm şehre yayılmaktayken, ne olduğunu anlamadan kendimizi Arap baharının ( yoksa kâbusunun mu demeliyim?) eşiğine geldiğimiz bir ortamda bulduk. Suriye’ nin küçük bir örneği gibi Sur’ un acı halini görme talihsizliğini yaşadık.
Yaşadığımız bu acı tecrübenin, toplumun sağduyusu ve yanlış olana pasif tepkisiyle nihayet bulacağı ümidindeyim. Çünkü dayanağını halktan almayan hiçbir ideoloji veya hareketin başarılı olması mümkün değildir. Toplumun değişim ve dönüşümüne karşı değişmeyerek direnenler unutmamalıdır ki, değişmeyen tek şey değişimdir. Düşüncelerimizi masaya yatırıp cerrahi bir ameliyattan geçirmek gerektiğini düşünüyorum. Toplumun mevcut hastalığına tedavi önerisinde bulunanların teşhisi iyi yapmadıkça, ileri sürdükleri tedavilerin de olumlu sonuç vermeyeceği geçmiş acı tecrübelerle ortadadır. Devrim hülyaları gören soyu tükenmiş devrim havarilerinin şehvetine, Kürd halkının geleceğinin kurban edilmemesi gerektiğini söyleyenlere sonuna kadar katıldığımı ifade etmeliyim.
Her sabah, yeni bir güne ve hayata yeni bir başlangıç olduğu gibi; her bahar, kış ile ölmüş yeryüzünün yeniden doğuşudur. Kara bir kış gibi yaşadığımız olayların kötü bir rüya gibi son bulmasını ve üzerine Newroz’ un gerçek bir bahar sabahı olmasını diliyoruz.
Hacı DALGIÇ